x

4684 S. Kanun Sonrası Maliyet Bedeli Arttırımı ( Vergi Dünyası Aralık 2001 - 246)

4684 S. Kanun Sonrası Maliyet Bedeli Arttırımı  

M.Bahattin KULU
Gelirler Genel Müdürlüğü
Daire Başkanı

1. Maliyet Bedeli Artırımı Müessesesinin Vergi Kanunlarımızdaki Gelişimi:
Gelir Vergisi Kanunu ‘na  3946 sayılı Kanun ile işletmelerin aktiflerinde en az iki yıldır  kayıtlı olan, gayrimenkuller ve iştirak hisselerinin satışı sırasında , satılan kıymetin maliyet bedelini hesaplama yöntemine ilişkin  yeni bir müessese getirilmiştir. 26.12.1993 tarih ve 3946 sayılı kanun ile getirilen ve Gelir Vergisi Kanunu madde 38’e eklenen hüküm aynen şu şekildedir. “Gayrimenkullerin ve menkul kıymetlerin alım - satımı ile devamlı olarak uğraşanlar hariç olmak üzere, bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin iktisap tarihinden itibaren en az iki tam yıl süre ile aktiflerinde yer alan gayrimenkul ve iştirak hisselerinin elden çıkarılmasında maliyet bedeli, bunların iktisap edildiği ve elden çıkarıldığı yıllar hariç olmak üzere her takvim yılı için Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre belirlenen yeniden değerleme oranında artırılarak kazancın tespitinde dikkate alınır.”.
1.1.1994 tarihinde yürürlüğe giren bu düzenlemeyi, 4108 sayılı Kanun yürürlükten kaldırılmıştır. Ancak aynı Kanunla, Gelir Vergisine eklenen yeni fıkra, önceki düzenlemedeki genel yapıyı koruyan ve ilave bir kısım değişikliklerle maliyet bedeli artırımı müessesesinin devamını sağlamıştır. Kanun maddesinin şumulu genişletilmiş (örneğin işletme esasında defter tutan mükellefler de kanun kapsamına alınması gibi) ve önceki düzenlemede olmayan (inşaat yapımına tahsis edilen arsa ve araziler için de maliyet bedeli artırım uygulama imkanı gibi) hususlar da değişen madde metninde yer almıştır.
1.1.1995 tarihinde geçerlilik kazanan yeni madde ile yapılan esas farklılıklar şu şekilde özetlenebilir.
-Daha önceki düzenlemede bu müesseseden yararlanamayan işletme hesabına göre defter tutanlar da 4108 sayılı Kanun ile maliyet bedeli artırımı müessesesinden yararlanabileceklerdir.
-Yeni düzenlenen maddenin getirdiği en önemli değişiklik,  daha önce sadece gayrimenkuller ve iştirak hisseleri için sağlanan maliyet bedeli artırımı, artık amortismana tabi  diğer iktisadi kıymetler için de getirilmesidir.
-Özellikle enflasyon oranının yüksek olduğu dönemlerde inşaat işleriyle uğraşan işletmelerin vergi yükleri kanuni vergi yüklerinden çok daha fazla olmaktadır. Zira arsa satın alınmasından sonra yapılan inşaat birkaç yılı bulmakta ve satılan gayrimenkulun maliyet bedeli ile satış bedeli arasında çok büyük oranda gerçekte olmaması gereken farklar ortaya çıkmaktadır. Bu da vergi yükünü çok büyük oranlara çekmektedir. İşte önemli bir yenilikte bu alanda getirilmiştir. Yeni hükme göre inşaat yapımına tahsis edilen arsa ve araziler için de maliyet bedeli artırımı imkanı getirilmiştir.
-Ayrıca daha önce madde metninde olmayan bir husus da 4108 sayılı kanun metnine girmiştir. Maliyet bedeli artırımına tekabül eden vergilenmeyecek kazançlar pasifte özel bir hesapta tutulacak ve bu fon sermayeye ekleme dışında bir şekilde işletmeden çekilecek olursa vergilenecektir.
Ticari kazancın tespitinde uygulanan maliyet bedeli artırımı hükmü, Kurumlar Vergisi Kanununun 13 üncü maddesine göre safi kurum kazancın tespitinde de dikkate alınacaktır. Burada sözü edilen uygulama bir istisna değil satış sırasında karın belirlenmesi için getirilen bir hükümdür.
2. 4684 Sayılı Kanunun Maliyet Bedeli Artırımına Getirdiği Değişiklikler:
Maliyet bedeli müessesesine,  3.7.2001 tarih ve 4684 sayılı “Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde  Kararnamelerde değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” çok büyük oranda olmasa da,  yine bir kısım farklı uygulamalar getirmiştir. 4684 sayılı Kanunun 17. maddesi ile GVK’nun 38.maddesinin 3. fıkrası şu şekilde değişmiştir.
“Mükelleflerin iktisap tarihinden itibaren en az iki tam yıl süreyle işletmelerinde kayıtlı bulunan gayrimenkul, iştirak hisseleri ve amortismana tabi diğer iktisadi kıymetleri elden çıkarmaları halinde, bu iktisadi kıymetlerin maliyet bedeli bunların elden çıkarıldıkları ay hariç olmak üzere Devlet İstatistik Enstitüsünce belirlenen toptan eşya fiyat endeksindeki artış oranında artırılarak kazancın tespitinde dikkate alınabilir. Rüçhan hakkı kullanılmak suretiyle edinilen iştirak hisseleri ile iştirak edilen kurumun ihtiyat akçeleri, banka provizyonları ve Vergi Usul Kanununa göre ayrılan yeniden değerleme fonlarının sermayeye ilavesi dolayısıyla bedelsiz alınan iştirak hisselerinin en az iki yıl öncesinde iştirak edilen şirketlere ait olması halinde, rüçhan hakkı kullanılmak suretiyle edinilen veya alınan bu iştirak hisseleri iki yıl önce iktisap edilmiş sayılır. Rüçhan hakkı kullanılmak suretiyle veya bedelsiz olarak edinilen hisseler için maliyet bedeli artırımı, bu hisselerin itibari değeri üzerinden bunların edinilmesine yol açan sermaye artırımının tescili tarihinden itibaren uygulanır. Bu hüküm 39 uncu madde gereğince işletme hesabı esasına göre ticari kazancın tespitinde de uygulanır. Bilanço esasında defter tutan mükellefler tarafından artırılan maliyet bedeline tekabül eden kazançlar, bilançonun pasifinde özel bir fon hesabında gösterilir. Bu fon, sermayeye ilave dışında herhangi bir suretle başka bir hesaba nakledildiği veya işletmeden çekildiği takdirde, o yılın kazancına dahil edilerek vergiye tabi tutulur. Söz konusu iktisadi kıymetlerin alım satımı ile devamlı olarak uğraşanlar, alım satımını yaptıkları iktisadi kıymetler için bu hükümden yararlanamaz. Şu kadar ki, inşaat yapımına tahsis edilen arsa ve arazilere ilişkin olarak inşaatın bitim tarihine kadar geçen süre için bu fıkra hükmüne göre maliyet bedeli artırımı yapılabilir. Ancak, inşaatın tamamlanmasından önce satışı yapılan gayrimenkuller için maliyet artırımı satışın yapıldığı tarihe kadar uygulanır. Bu fıkra hükmünün uygulanmasına ilişkin usul ve esasları tespit etmeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.” 1
4684 sayılı Kanunla müessesenin uygulamasına iki önemli farklılık getirilmiştir. Bunlardan birincisi daha önceden yeniden değerleme oranı  kullanılarak yıllık yapılan uygulama,  toptan fiyat endeksi kullanılarak aylık katsayıya bağlanmasıdır.  İkinci önemli değişiklikte, rüçhan hakkı kullanılarak ya da bedelsiz alınan iştirak hisselerinin en az iki yıl öncesinde iştirak edilen şirketlere ait olması halinde bu tür iştirak hisselerinin  iki yıl önce iktisap edilmiş sayılması hükmünün getirilmesidir.
Sisteme yeni eklenen ilk değişiklik, maliyet bedelinin sadece hesaplanma katsayısını değiştirmekle kalmamakta , bizzat  mükellefler için daha avantajlı bir sonuç ta oluşturmaktadır.  Şöyle ki 4108 sayılı Kanundaki yıllık uygulamadan dolayı,  belli bir dönemin maliyet artırımından yararlanmak mümkün değildi. Örneğin 1997 yılının ocak ayında aldığı ve 2000 yılının aralık ayında sattığı gayrimenkulle  ilgili olarak sadece 1998 ve 1999 yılları için yeniden değerleme katsayısı ile artırım uygulanmakta idi. Zira 4684 sayılı hükümden önceki düzenlenen şeklinde,  iktisap edinilen yıl olan 1997 ve satış yılı olan 2000 yılı için herhangi bir maliyet revizesi imkanı bulunmamakta idi. Oysa yeni getirilen hükümde sadece sattığı ay olan 2000 yılı aralık dönemi için endeksleme uygulanmayacak geri kalan 47 ay bu endeksleme yapılacaktır. Belirlenen  aylık toptan fiyat endeksi oranları  yıllık bazda yeniden değerleme oranıyla birebir örtüşmese de yakın değerde olacaktır. Verdiğimiz örnekte çok açıktır ki 4684 sayılı Kanunla 24 ay olarak uygulanabilecek olan endeksleme 47 aya çıkmış olacaktır. Pek tabiidir ki , verilen örnek iki durumun farklılığının kolayca görülmesi için uyarlanmış alış-satış tarihlerini içermektedir. Her örnekte bu bariz farklılık olmasa da işletmelerin vergi yükümlülüğü açısından , 4684 sayılı kanun ilave avantajlar getirdiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Maliyet bedeli artırım müessesesindeki ikinci büyük farklılık ise rüçhan hakkı kullanılarak ve ya bedelsiz edinilen iştirak hisselerine  getirilen ayrıcalıktır. Maliyet bedeli artırımı müessesesinde hep temel ilkelerden biri olan en az iki yıl sureyle işletmede kayıtlı olma şartı, bazı şartlarda ihmal  edilmiştir.  Ancak burada getirilen ayrıcalık biraz da iştirak hisseleri uygulamasının çok muhtemel bir sorununun çözümlenmesi olarak ta görülebilir. İki yılı aşkın iştirak hissesi bulunan bir işletmenin bunların satışı sırasında iştirak hisseleriyle ilişkili bir yıl önce edinilen  bedelsiz hisse senetlerinin durumu ne olacağı ilk akla gelen uygulama sorunlarından biridir. İşte 4684 sayılı Kanun getirdiği rüçhan hakları ve bedelsiz hisse senetleri gibi  önceden var olan iştirak hisselerinden ayrı düşünülmesi güç olan değerler için iki yıl işletmede olma şartını farklılaştırmış bulunmaktadır.
4684 sayılı yasanın getirdiği bu iki ana farklılık dışında maliyet bedeli artırımı müessesesinin genel yapısı korunmuştur. Örneğin uygulamadan yararlanmak için söz konusu   değerlerin alım satımı ile devamlı uğraşanların yararlanmaması, inşaat yapımına tahsis edilen arsa ve arazilerin belli şartları taşıması şartıyla yararlanması, işletme hesabı esasına göre defter tutan mükelleflerin de yararlanması gibi çoğu hüküm, yeni düzenleme de  4108 sayılı Kanun da olduğu gibi yer almıştır.
Konuya ilişkin olarak 4684 sayılı Kanundan önce yayımlanan  Tebliğler bugün de yürürlüktedir. Kurumlar Vergisi Genel Tebliği 49 ile kapsamlı açıklamalar getirilmiş olup, Gelir Vergisi Genel Tebliği 180 ile de Kurumlar Vergisi Tebliğinde uygulamaya yön veren hususların gelir vergisi mükellefleri için de geçerli olduğu açıklanmıştır. Daha sonra yayımlanan Kurumlar Vergisi Kanunu Genel Tebliğlerinde (50 ve 57) kısmi açıklamalara yer verilmiştir. Şimdi Gelir Vergisi Kanunu madde 38 , ilgili Genel Tebliğler ve bugüne kadar gelir idaresinin açıklayıcı mahiyetteki muktezaları çerçevesinde maliyet bedeli artırımı müessesesini inceleyelim
3. Maliyet Bedeli  Artırım Uygulamasına İlişkin Hususlar:
Maliyet bedeli artırımı yapabilecek mükellefler, uygulamaya konu olacak değerler ve diğer hususlar bu bölümde incelenecektir.
3.1. Maliyet Bedeli Artırımı Yapabilecek Mükellefler:
-Bilanço esasına defter tutan gelir vergisi mükellefleri,
-Ticari kazancını işletme hesabına göre tespit eden gelir vergisi mükellefleri,
-Kurumlar vergisi mükellefleri,
-Dar mükellefler; Kanunda maliyet bedeli artırımından yararlanacak mükellefler sayılırken tam veya dar mükellef ayırımı yapılmamıştır. Bu yüzden yukarıda yararlanacak mükellef gruplarından dar mükellef olarak faaliyet gösterenler de maliyet bedeli artırımından yararlanacaklardır.
3.2.Maliyet Bedeli Artırımına Konu Olacak İktisadi Kıymetler
3.2.1.Gayrimenkuller
Gayrimenkuller 3946, 4108 sayılı Kanun metinlerinde olduğu gibi 4684 sayılı Kanun metninde de yer almıştır. Dolayısıyla 1994 yılı kazançlarında ilk olarak uygulanan, gayrimenkul tanımına giren kıymetler maliyet bedeli artırımı uygulaması kapsamında olacaktır.
Diğer taraftan, gayrimenkul tanımına gayrimenkulün mütemmim cüzü niteliğinde olan unsurlar da girecektir. Teferruat ise bu kapsama dahil edilmeyecektir. Yani  gayrimenkulle birlikte satışa konu olan ve o gayrimenkulün mütemmim cüzü sayılan şeyler için de gayrimenkulle birlikte maliyet bedeli artırımı uygulaması yapılabilecektir. Teferruat sayılan menkul eşyalar için ise söz konusu uygulamanın yapılamayacağı tabiidir. Bu konuda KVK Genel Tebliğ 48’de ayrıntılı açıklamalar yapılmıştır.
3.2.2.İştirak Hissesi:
GVK md. 38 ‘de geçen “iştirak hisseleri” deyimi menkul değerler portföyüne dahil tam mükellef kurumlara ait hisse senetleri ile ortaklık paylarını ifade etmektedir. 
-Anonim şirketlerin hisse senetleri (Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan yatırım ortaklıkları hisse senetleri dahil),
-Limited şirketlere ait iştirak payları,
-Eshamlı komandit şirketlerin komanditer ortaklarına ait ortaklık payları, iş ortaklıkları ile adi ortaklıklara ait ortaklık paylarıdır.
Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan yatırım fonları katılma belgeleri ise Gelir Vergisi Kanununun 38 inci maddesinin son fıkrası hükmünün uygulanmasında iştirak hisseleri olarak değerlendirilmemektedir.
3.2.3. Amortismana Tabi Diğer İktisadi Kıymetler:
Gayrimenkuller dışında kalan amortismana tabi iktisadi kıymetler de maliyet bedeli artırımından yararlanabileceklerdir. Bunlar işletmelerde bir yıldan fazla kullanılan ve yıpranmaya aşınmaya ya da kıymetten düşmeye maruz bulunan gayrimenkullerle (Aslında gayrimenkuller amortismana tabi iktisadi kıymetlerin içindekilerden biri olarak değil Kanun metninde ayrıca sayılmış ve bu bölümüm (a) bendinde açıklanmıştır.) gayrimenkul gibi değerlenen iktisadi kıymetler ,alet ,edevat, mefruşat, demirbaş ve sinema filmleri amortismana tabi iktisadi kıymetlerdir.
3.3 . Maliyet Bedelinin Artırılmasında Gözönünde Bulundurulması Gereken Hususlar:
Maliyet bedeli artırımı müessesesinden yararlanabilmek için Kanunun kapsamına giren ve önceki bölümlerde açıklanan iktisadi kıymetler  ile sayılan mükellef grubundan olma dışında bir takım emredici hükümler bulunmaktadır. Bunlardan en önemli olanları, maliyet bedeli artırımından yararlanacak gayrimenkul, iştirak hissesi ve diğer amortismana tabi kıymetlerin iki tam yıl süre ile aktifte bulunması ve söz konusu kıymetlerin ticareti ile uğraşılmamasıdır. 
3.3.1. Maliyet Bedeli Artırımı Yapılacak Kıymetlerin  İki Tam Yıl Süre İle Aktifte Bulundurulması:
Maliyet bedeli artırımına konu olacak iktisadi kıymetlerin  iki tam yı1 süreyle aktifte yer almış olması gerekmektedir. Örneğin, 15.06.1999 tarihinde iktisap edilmiş bir gayrimenkul veya iştirak hissesinin 15.06.2001 tarihinden (bu tarih dahil) sonra satılması halinde, bu iktisadi kıymetlerin maliyet bedeli artırılarak kazanç tespit edilebilecektir. Satışın bu tarihten önce yapılması halinde maliyet bedeli artırımı söz konusu olmayacaktır.
Öte yandan,(3.7.2001 tarihinden sonra geçerliliği kalmayan) 4108 sayılı  Kanuna göre,   iktisadi  kıymetlerin maliyet bedelinin yeniden değerleme oranında artırılması işlemi, bu kıymetlerin satın alındığı ve elden çıkarıldığı yıllar için yapılmamakta idi. Buna göre, yukarıdaki örnekte belirtilen satış olayında maliyet bedeli, sadece 2000 yılı için belirlenen yeniden değerleme oranında artırılabilecektir. Maliyet bedelinin artırılması uygulamasında, gayrimenkullerin , iştirak hisseleri ve amortismana tabi kıymetler  aktife girdiği tarihte Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre belirlenecek değeri esas alınmakta ve bu değer yeniden değerleme oranında artırılmaktaydı.
4684 sayılı Kanunla getirilen değişikle,maliyet revizesine imkan veren  katsayının değişikliği yanında   iki yıl işletmede kayıtlı olma şartı belli değerler için farklılaştırılmıştır. İşletmelerin iştirak hisselerine bağlı olarak edindikleri (rüçhan hakkı kullanarak ya da bedelsiz) yeni iştirak hisseleri için iki yıllık işletmede kayıtlı olma şartı bulunmamaktadır. Ancak burada yeni edinmelerin bağlı olduğu esas iştirak hisselerinin işletmelerde iki yıl süre ile bulunması gerekmektedir. Yani iki yıllık süre konusunda istisna sadece iştirak hissesinden kaynaklanan türev hisselere tanınmıştır. 
3.3.2. Maliyet Bedeli Artırımı Uygulanacak Kıymetlerin  Ticareti ile Uğraşılmaması :
Aslında bu hüküm genel olarak vergileme mantığının gereğidir. Zira Kanunun tanıdığı maliyet bedeli artırımı uygulaması ticarete konu emtia için değil emtia dışında kalan, elden çıkması daha uzun süreli olan  iktisadi kıymetler için getirilmiş bir hükümdür.
Gayrimenkul, menkul kıymet ticareti  ve amortismana tabi diğer kıymetlerin satışı ile uğraşan gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinin bu amaçla ellerinde bulundurdukları gayrimenkul, iştirak hisseleri ve amortismana tabi diğer kıymetler için maliyet bedeli artırımı yapılmayacaktır. Ancak, bu mükelleflerin faaliyetlerine tahsis ettikleri gayrimenkuller ve amortismana tabi kıymetleri  için bu uygulama yapılabilecektir. Örneğin, bir inşaat şirketinin şirket merkezi olarak kullanılmak üzere inşa etmiş olduğu veya satın aldığı binayı bir süre kullandıktan sonra satması halinde, bu satıştan doğan vergiye tabi kazancın tespitinde maliyet bedeli artırımı uygulanacaktır. Diğer taraftan, bu şirketin satmak amacıyla inşa etmiş olduğu veya satın aldığı binaların satışında, maliyet bedelinin artırılması söz konusu değildir. Ancak, aynı inşaat şirketi satmak üzere yapacağı inşaat için tahsis ettiği arsa için  maliyet bedeli artırımı yapabilecektir.  Aynı şekilde menkul kıymet ticareti ile uğraşan mükelleflerin doğrudan ve dolaylı olarak diğer şirketin yönetimine ve ortaklık politikalarının belirlenmesine katılmak üzere edindiği ortaklık payları da maliyet bedeli artırımına konu olabilecektir.
3.3.3.  Maliyet Bedeli Artırılacak  İktisadi Kıymetlerin  İktisap Tarihi:
Maliyet bedeli artırımına ilişkin Vergi mevzuatımıza getirilen ilk düzenleme 3946 sayılı Kanundur.  Gelir Vergisi Kanununa 3946 sayılı Kanunun geçici 39 uncu maddenin 2 numaralı bendinde, Gelir Vergisi Kanununun 38 inci maddesinin sonuna eklenen fıkra hükmünün, 01.01.1994 tarihinden önce iktisap edilen gayrimenkul ve iştirak hisseleri hakkında Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre yeniden değerleme oranının tespit edildiği yıldan itibaren uygulanacağı belirtilmiştir.
Buna göre, Gelir Vergisi Kanununun 38 inci maddesinin son fıkrası hükmü 01.01.1994 tarihinden önce iktisap edilmiş olan gayrimenkul veya iştirak hisseleri için de uygulanacaktır.
4108 sayılı kanunun geçerlik süresi ise 1.1.1995 tarihinden sonra başlamıştır. Bu tarihle amortismana tabi diğer iktisadi kıymetlerin maliyet bedeli artırımı uygulaması olmaktadır. Burada 1.1.1995 tarihinden önce satın alınmış iktisadi kıymetler için maliyet bedeli artırımı konusu önem arz etmektedir. İlgili Kanun maddesi ve Maliye Bakanlığının 4108 sayılı Kanun hakkında yayımladığı tebliğlerde bu konuya açıklık getiren bir ifade olmamasına rağmen, 3946 sayılı kanunun geçici 39 uncu maddesi ile, Kanunun geçerlik tarihinden önce iktisap edilen gayrimenkuller ve iştirak hisseleri yararlanacağının yer alması, aynı şekilde amortismana tabi diğer kıymetler içinde 4108 sayılı Kanunun geçerlik suresinden önce iktisap edilen kıymetlerinde maliyet bedeli artırımının uygulanacağı görüşünü desteklemektedir.
Yine 4108 sayılı Kanun için söylenenler 4684 sayılı Kanun için de geçerlidir.Yani 4684 sayılı Kanunun yürürlük tarihi olan 3.7.2001 tarihinden önce iktisap edinilmiş olan kıymetlerin, yeni değişikliklerden (örneğin aylık toptan eşya fiyat artış oranı ile endekslenmesi) yararlanması gerekmektedir. 
 Maliyet bedeli artırımı uygulamasında, ödeme tarihlerinin önemi yoktur. Önemli olan Kanun kapsamındaki iktisadi kıymetlerin iki tam yıl işletme aktifinde kalma şartının sağlanmasıdır.
3.3.4. Maliyet Bedelinin Artırım Uygulamasında  Esas Alınacak Katsayı Toptan Fiyat Endeksindeki Artış Oranıdır:
Maliyet bedeli uygulamasında 4684 sayılı Kanunla getirilen en önemli farklılık daha önceden (3.7.2001 den önce) yeniden değerleme oranına bağlı ve yıllık yapılan uygulama , aylık ve toptan fiyat endeksine bağlanmış olmasıdır. Bu iki yöntem arasındaki farklılık yazının 2. bölümünde açıklandığı için burada tekrar edilmeyecektir.              
Mükellefler elden çıkarmış oldukları gayrimenkul, amortismana tabi diğer iktisadi kıymet  ve iştirak hisselerinin maliyet bedelini aylık TEFE  oranları uygulamak suretiyle artırabileceklerdir. Ancak bu iktisadi kıymetlerin elden çıkarıldığı aylar  için bu artırım işlemi yapılamayacaktır.
Buna göre, (yeniden değerlemeye tabi tutulmuş ve değer artış fonunun sermayeye eklenmemiş) elden çıkarılan iktisadi kıymetlerin  satış kazancının vergilendirilecek kısmı aşağıdaki şekilde hesaplanacaktır. (Satış bedeli + Birikmiş amortisman + Yeniden değerleme fonu) - (Yeniden değerleme oranında artırılmış maliyet bedeli + maliyet artışları fonu) = Satış kazancının vergilendirilmesi gereken tutarı.
Maliyet  bedeli artımı uygulanmamasının  önemi , bir gayrimenkulun satışından  elde edilecek karın ,satılan gayrimenkule ait artırılan maliyet bedeli kadar daha fazla belirlenmesiyle  anlaşılacaktır.   Diğer bir ifadeyle, bu müessese uygulanması sayesinde dönem karı dolayısıyla da ödenmesi gereken vergi yükümlülüğü azalacaktır.
4.  Maliyet Bedeli Artırımı Nasıl Uygulanacaktır :
Maliyet bedeli artırımı yapılacak kıymet satıldığı anda diğer şartları taşıması kaydıyla, TEFE artış uygulamasında   hesaplama kümülatif esasa göre yapılacaktır. Yani bir kez maliyet artırımı uygulanmış iktisadi kıymet tekrar aynı işleme tabi tutulacaksa, TEFE  oranı artırılmış olan değere uygulanacaktır.
Örneğin 2000 yılı ocak ayında  500.000.000 liraya satın alınan bir gayrimenkulün 2001 yılı ekim ayında  2.500.000.000 liraya satılması halinde, bu satıştan doğan kazanç 2.000.000.000 lira olacaktır. Ancak Gelir Vergisi Kanununun 38 inci maddesinin uygulanması halinde bu satıştan doğan kazanç aşağıdaki şekilde hesaplanacaktır. (Burada verilen örnekte iki yıl işletmede kayıtlı olma şartını taşımamaktadır. Dolayısıyla maliyet bedeli artırımı uygulamasından yararlanamaz. Ancak işlem fazlalığının konunun anlaşılmasına ek bir katkısı olmayacağından, bu şartı taşıdığını varsayıyoruz.)
 
Dönemler Aylık TEFE(%)2 Artırıma Esas Tutar (TL) Artırılmış Tutar (TL)
Ocak 2000 5,8 500,000 529,000
Şubat 2000 4,1 529,000 550,689
Mart 2000 3,1 550,689 567,760
Nisan 2000 2,4 567,760 581,387
Mayıs 2000 1,7 581,387 591,270
Haziran 2000 0,3 591,270 593,044
Temmuz 2000 1,0 593,044 598,974
Ağustos 2000 0,9 598,974 604,365
Eylul 2000 2,3 604,365 618,266
Ekim 2000 2,8 618,266 635,577
Kasım 2000 2,4 635,577 650,831
Aralık 2000 1,9 650,831 663,197
Ocak 2001 2,3 663,197 678,450
Şubat 2001 2,6 678,450 696,090
Mart 2001 10,1 696,090 766,395
Nisan 2001 14,4 766,395 876,756
Mayıs 2001 6,3 876,756 931,991
Haziran 2001 2,9 931,991 959,019
Temmuz 2001 3,3 959,019 990,667
Ağustos 2001 3,5 990,667 1,025,340
Eylul 2001 5,4 1,025,340 1,080,709

Bu mükellefin satış kazancı 2.000.000 000 lira olmasına karşın, maliyet bedelinin TEFE oranında artırılması sonucu vergilendirilecek kurum kazancı (2.500.000.000 – 1.080.709=) 1.419.291 lira olacaktır. Örnekte görüldüğü gibi bir sonraki yılda yeniden değerlemeye esas alınacak maliyet bedeli, TEFE oranında artırılmış tutar dikkate alınmak suretiyle kümülatif hesaplama yöntemine göre yapılmıştır.
Ancak  4684 sayılı Kanunda aylık dönemlerde yapılması gereken maliyet bedeli artırımında bir önemli farklılık ortaya çıkmaktadır. Amortismana bağlı iktisadi kıymetlerin iktisabında kullanılan kredilerin , iktisadi kıymetin aktifleştirildiği hesap dönemi sonuna kadar tahakkuk eden veya ödenen faiz ve kur farkları, alış sırasında,  bilinme imkanı olmamasına rağmen maliyet bedeline girecek unsurlardandır. Eğer maliyet bedeli artırımı ilk alış bedeli esas alınarak uygulanırsa bu şekilde hesaplama,  sözü edilen ve maliyet bedeli içinde yer alacak kur ve faiz tutarları gibi unsurların ihmal edilmesi anlamına gelmektedir. Ancak alış bedeline ait maliyetten ayrı düşünülemeyeceğinden sonradan maliyet bedeline eklenen kısmın da ,   maliyet bedeli artırım uygulamasından yararlanması gerektiğini  düşünmekteyiz.3
5. Maliyet Bedelinin Artırılması Suretiyle Vergi1enmeyen Kısmın Mahiyeti Ne Olarak Görülmelidir:
Gelir Vergisi Kanununun 38 inci maddesi son fıkrası hükmü ile, gayrimenkuller, amortismana tabi diğer iktisadi kıymetler ve iştirak hisselerinin satışında bunların değerinde enflasyon nedeniyle meydana gelen artışların vergilendirilmemesi amaçlanmaktadır. Bilindiği üzere bu iktisadi kıymetlerin  satış kazancının tespiti, satış bedelinden bunların aktife girdikleri tarihteki maliyet bedeli düşülmek suretiyle hesaplanmaktadır. Gayrimenkuller ve amortisman konusu diğer kıymetler için  ayrılan amortismanlar var ise bunlar da satış kazancını artıran bir unsur olarak dikkate alınmaktadır. Satış kazancının tespitinde, iktisadi kıymetlerin satın alındığı tarihteki maliyet bedellerinin dikkate alınması, bu kıymetlerin değerinde enflasyon nedeniyle meydana gelen fiktif artışların vergiye tabi kazanç olarak ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bu kıymetlerin Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre yeniden değerlemeye tabi tutulmuş olup olmaması da bu sonucu değiştirmemektedir.
Enflasyonun etkisi, işletmelerin sermayelerinin, elden çıkarılan iktisadi kıymetlerin değerinde enflasyon nedeniyle meydana gelen artışın vergilendirilmesi sonucunu doğurmaktadır. Bu durum, işletmelerin sermayeleri  üzerinden vergi ödenmesi anlamına gelmektedir. Bu aynı zamanda,  sermayenin kazanç olarak dağıtımı ve işletmeden çekilmesine de yol açmaktadır. Kuşkusuz her iki halde de, işletmelerin mali bünyeleri önemli ölçüde zayıflamaktadır.
Amortismana tabi kıymetler, gayrimenkuller ve iştirak hisselerinin satışında, bunların maliyet bedelinin TEFE oranında arttırılması uygulaması yukarıda açıklanan sakıncaların giderilmesine yönelik bir uygulamadır.
Bu itibarla, Gelir Vergisi Kanununun 38 inci maddesinin son fıkrası hükmü uyarınca maliyet bedelinin arttırılan kısmına tekabül eden kısmı kazanç olarak kabul edilmemektedir. Maliyet bedeli artışına tekabül eden kısım, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin sermayelerinin bir cuzu olup “Maliyet Artışı Fonu” olarak işletmelerin bilançolarının pasifinde yer alacaktır. Burada bilanço esasında defter tutanların artırılan maliyet bedeline karşılık olarak, ayrılan kazançlar pasifte özel bir fon hesabında gösterilir. Ancak bu fon, sermaye artışı haricinde herhangi bir şekilde başka bir hesaba aktarılır veya işletmeden çekilirse, o yılın kazancına ilave edilerek vergilenir. Burada görüldüğü üzere, maliyet bedeli artırımı müessesesi bazı şartların gerçekleşmesi halinde başvurulabilecek bir hak olmaktadır.
6. Amortismana Tabi Kıymetlerde Yeniden Değerleme Müessesesi ve Maliyet Bedeli Artırımı Satış Karını Nasıl Etkilemektedir :
İştirak hisselerinde maliyet bedeli artırımı uygulaması yazının (3.3.5) bölümünde verilen örnekte görüldüğü üzere satışı yapılan ay hariç olmak üzere, işletmedeki kayıtlı maliyet bedeline aylık TEFE katsayılarının uygulanması suretiyle oluşan yeni maliyet,  sonuç işlemlerini  etkileyecektir. Eğer iştirak hissesinin alım değeri ile satış değeri,  arasında ilgili dönemdeki TEFE oranından daha büyük bir kar olmamış ise, bu işlemden herhangi bir kazanç doğmayacaktır.
Gayrimenkuller ve amortisman konusu iktisadi kıymetler için de bu genel kural geçerlidir.  Bu kıymetlerin yukarıda geçen iştirak hisselerinden farkı, satış karı belirlenirken amortismanların da dikkate alınması gereğidir. Yani  satış karının tespiti sırasında fiilen ayrılan amortisman tutarı kadar satış karı artacaktır. Maliyet bedeli artırım müessesesi genel etkisini aynı şekilde bu kıymetlerin satış karını belirlerken de gösterecektir.  Gayrimenkul ve amortisman konusu iktisadi kıymetlerin bir diğer farkı da yeniden değerleme işlemine tabi tutulmaları olacaktır. Amortisman tutarları da yeniden değerlemeden dolayı değişecektir. Ancak  VUK mük 298/4 gereği  bina ,arsa ve arazilerin yeniden değerlemeden önceki değerlerinden amortismana  tabi tutulmaları açısından diğer amortisman konusu kıymetlerden ayrılacaktır. Kısaca özetlersek, gerek amortisman uygulaması, gerek yeniden değerleme  uygulaması, maliyet artırım müessesesinin genel işleyişini  ve satış karına olan  etkisini değiştirmeyecektir.
Maliyet bedeli artırımı müessesi için bu farklı durumlardan,  üzerinde durulması gereken ve yukarıda verilen iştirak hisseleri örneğinden   tamamen ayrılan tek bir uygulama vardır. Yeniden değerleme yapılan ve ayrılan yeniden değerleme fonunun sermayeye eklenmesi  durumunda, özel bir sonuç ortaya çıkmaktadır. Çünkü ayrılan yeniden değerleme fonu sermayeye eklendiğinden hem satış karı belirlenirken yeniden değerlenmiş iktisadi kıymetin bu değer artışını dengeleyen yeniden değerleme tutarı olmayacak hem de maliyet bedeli artış  fonu olacaktır. Yani diğer ifadeyle iki kez maliyetler revize edilmiş gibi bir sonuç doğacaktır.  İşte vergi idaresi,  49 nolu KVGT ile açıkça bu türden bir  mükerrerliğe yol açmamak için , yeniden değerleme fonunu sermayelerine ekleyen  mükelleflerin maliyet bedeli artırımı yaptıklarında , oluşan maliyet artışından sermayeye ilave etmiş oldukları değer artış fonunun düşülmesi gerektiği şeklinde bir düzenleme yapmıştır. 
Sonuç olarak, maliyet bedeli artırımı müessesesi, yüksek enflasyon ortamında faaliyetini sürdüren işletmelerin iştirak hisseleri, garrimenkuller ve amortismana tabi iktisadi kıymetlerin satışında , maliyet bedellerinin yeniden belirlenmesine  imkan vermektedir. Bu hem gerçek olmayan karların vergilenmesini önleyecek, hem de mükelleflerin gerçek dışı satış rakamlarına yönelişi durdurarak vergi bilincinin artmasını sağlayacaktır.
Dipnotlar
1  3.7.2001 tarihinden geçerli olmak üzere yürürlükte olan kanunun, 4108 sayılı kanundan tümüyle farklı olan hükümleri kalın ve italik yazı karakteri ile gösterilmiştir.
2 Burada hesaplamanın açıkça görülmesi için, TEFE oranları aylık bazda verilerek hesaplama yapılmıştır. Aynı sonuca maliyet artırımı uygulanacak kıymetin alış ayı ile satışından bir önceki ayın TEFE endeks değerleri oranı kullanılarak ta tek bir işlemle yapılması mümkündür.
3 Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. M. Emin AKYOL ‘Maliyet Bedeli Artırımının Aylık Bazda Yapılmasının Çıkardığı Bir Sorun” Mükellefin Dergisi, Kasım 2001, S? 28-32