x

Maliyet Bedeli Arttırımı ( Vergi Dünyası Aralık 2000 - 232)

Maliyet Bedeli Arttırımı

Bahattin KULU
Gelirler Genel Müdürlüğü
Daire Başkanı
 
Gelir Vergisi Kanunu ‘na  3946 sayılı Kanun ile belli şartları taşıyan işletmelerin aktiflerindeki gayrimenkuller ve iştirak hisselerinin satışı sırasında , satılan kıymetin maliyet bedelini hesaplarken yeni bir müessese getirilmiştir. 26.12.1993 tarih ve 3946 sayılı kanun ile getirilen ve Gelir Vergisi Kanunu madde 38’e eklenen hüküm aynen şu şekildedir. “Gayrimenkullerin ve menkul kıymetlerin alım - satımı ile devamlı olarak uğraşanlar hariç olmak üzere, bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin iktisap tarihinden itibaren en az iki tam yıl süre ile aktiflerinde yer alan gayrimenkul ve iştirak hisselerinin elden çıkarılmasında maliyet bedeli, bunların iktisap edildiği ve elden çıkarıldığı yıllar hariç olmak üzere her takvim yılı için Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre belirlenen yeniden değerleme oranında artırılarak kazancın tespitinde dikkate alınır.”.
1.1.1994 tarihinde yürürlüğe giren bu düzenlemeyi, 4108 sayılı Kanun yürürlükten kaldırılmıştır. Ancak aynı Kanunla ,Gelir Vergisine eklenen yeni fıkra , önceki düzenlemedeki genel yapıyı koruyan ve ilave bir kısım değişikliklerle maliyet bedeli artırımı müessesesinin devamını sağlamıştır. Kanun maddesinin şumulü genişletilmiş (örneğin işletme esasında defter tutan mükellefler de kanun kapsamına alınması gibi) ve önceki düzenlemede olmayan  (inşaat yapımına tahsis edilen arsa ve araziler için de maliyet bedeli artırım uygulama imkanı gibi) hususlar da değişen madde metninde yer almıştır.
1.1.1995 tarihinde geçerlilik kazanan yeni madde ile yapılan esas farklılıklar şu şekilde özetlenebilir.
-Daha önceki düzenlemede bu müesseseden yararlanamayan işletme hesabına göre defter tutanlar da 4108 sayılı Kanun ile maliyet bedeli artırımı müessesesinden yararlanabileceklerdir.
-Yeni düzenlenen maddenin getirdiği en önemli değişiklik,  daha önce sadece gayrimenkuller ve iştirak hisseleri için  sağlanan  maliyet  bedeli artırımı, artık amortismana tabi  diğer iktisadi kıymetler için de getirilmesidir.
-Özellikle enflasyon oranının yüksek olduğu dönemlerde inşaat işleriyle uğraşan işletmelerin vergi yükleri kanuni vergi yüklerinden çok daha fazla olmaktadır. Zira arsa satın alınmasından sonra yapılan inşaat birkaç yılı bulmakta ve satılan gayrimenkulun maliyet bedeli ile satış bedeli arasında çok büyük oranda gerçekte olmaması gereken farklar ortaya çıkmaktadır. Bu  da  vergi  yükünü  çok  büyük oranlara çekmektedir.  İşte  önemli  bir yenilikte bu alanda getirilmiştir. Yeni hükme göre inşaat yapımına tahsis edilen arsa ve araziler için de maliyet bedeli artırımı imkanı getirilmiştir.
-Ayrıca daha önce madde metninde olmayan bir husus da 4108 sayılı kanun metnine girmiştir. Maliyet bedeli artırımına tekabül eden vergilenmeyecek kazançlar pasifte özel bir hesapta tutulacak ve bu fon sermayeye ekleme dışında bir şekilde işletmeden çekilecek olursa vergilenecektir.
Ticari kazancın tespitinde uygulanan maliyet bedeli artırımı hükmü, Kurumlar Vergisi Kanununun 13 üncü maddesine göre safi kurum kazancın tespitinde de dikkate  alınacaktır. Burada  sözü  edilen  uygulama bir istisna  değil satış  sırasında  karın  belirlenmesi için getirilen bir hükümdür.
Konuya ilişkin olarak Kurumlar Vergisi Genel Tebliği 49 seri nolu ile kapsamlı açıklamalar getirilmiş olup, 180 seri nolu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile de Kurumlar Vergisi Tebliğinde uygulamaya yön veren hususların gelir vergisi mükellefleri için de geçerli olduğu açıklanmıştır. Daha sonra yayımlanan Kurumlar Vergisi Kanunu Genel Tebliğlerinde (50 ve 57) kısmi açıklamalara yer verilmiştir. Şimdi Gelir Vergisi Kanunu madde 38, ilgili genel tebliğler ve bugüne kadar gelir idaresinin açıklayıcı mahiyetteki muktezaları çerçevesinde maliyet bedeli artırımı müessesesini inceleyelim
1. Maliyet Bedeli Artırımı Yapabilecek Mükellefler:
-Bilanço esasına defter tutan gelir vergisi mükellefleri,
-Ticari kazancını işletme hesabına göre tespit eden gelir vergisi mükellefleri,
-Kurumlar vergisi mükellefleri,
-Dar mükellefler ; Kanunda maliyet bedeli artırımından yararlanacak mükellefler sayılırken tam veya dar mükellef ayırımı yapılmamıştır. Bu yüzden  yararlanacak mükellef gruplarından dar mükellef olarak faaliyet gösterenlerde maliyet bedeli artırımından yararlanacaklardır.
2. Maliyet Bedeli Artırımına Konu Olacak İktisadi Kıymetler
a Gayrimenkuller
Gayrimenkuller 3946 sayılı Kanun metninde de 4108 sayılı Kanun metninde de yer almıştır. Dolayısıyla 1994 yılı kazançlarında ilk olarak uygulanan , gayrimenkul tanımına giren kıymetler maliyet bedeli artırımı uygulaması kapsamında olacaktır.
 Diğer taraftan, gayrimenkul tanımına gayrimenkulün mütemmim cüzü niteliğinde olan unsurlar da girecektir. Teferruat ise bu kapsama dahil edilmeyecektir. Yani  gayrimenkulle birlikte satışa konu olan ve o gayrimenkulün mütemmim cüzü sayılan şeyler için de gayrimenkulle birlikte maliyet bedeli artırımı uygulaması yapılabilecektir. Teferruat sayılan menkul eşyalar için ise söz konusu uygulamanın yapılamayacağı tabiidir. Bu konuda KVK Genel Tebliğ 48’de ayrıntılı açıklamalar yapılmıştır.
B İştirak Hissesi:
4108 sayılı Kanun metninde geçen “iştirak hisseleri” deyimi menkul değerler portföyüne dahil tam mükellef kurumlara ait hisse senetleri ile ortaklık paylarını ifade etmektedir. ,
-Anonim şirketlerin hisse senetleri (Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan yatırım ortaklıkları hisse senetleri dahil),
-Limited şirketlere ait iştirak payları,
-Eshamlı komandit şirketlerin komanditer ortaklarına ait ortaklık payları, iş ortaklıkları ile adi ortaklıklara ait ortaklık paylarıdır.
Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan yatırım fonları katılma belgeleri ise Gelir Vergisi Kanununun 38 inci maddesinin son fıkrası hükmünün uygulanmasında iştirak hisseleri olarak değerlendirilmemektedir.
C Amortismana Tabi Diğer İktisadi Kıymetler:
Gayrimenkuller dışında kalan amortismana tabi iktisadi kıymetler de maliyet bedeli artırımından yararlanabileceklerdir. Bunlar işletmelerde bir yıldan fazla kullanılan ve yıpranmaya aşınmaya ya da kıymetten düşmeye maruz bulunan gayrimenkullerle ( Aslında gayrimenkuller amortismana tabi iktisadi kıymetlerin içindekilerden biri olarak değil Kanun metninde ayrıca sayılmış ve bu bölümüm (a) bendinde açıklanmıştır.) gayrimenkul gibi değerlenen iktisadi kıymetler ,alet ,edevat, mefruşat, demirbaş ve sinema filmleri amortismana tabi iktisadi kıymetlerdir.
3 - Maliyet Bedelinin Artırılmasında Gözönünde Bulundurulması Gereken Hususlar
Maliyet bedeli artırımı müessesesinden yararlanabilmek için Kanunun kapsamına giren ve önceki bölümlerde açıklanan iktisadi kıymetler  ile sayılan mükellef grubundan olma dışında bir takım emredici hükümler bulunmaktadır. Bunlardan en önemli olanları, maliyet bedeli artırımından yararlanacak gayrimenkul, iştirak hissesi ve diğer amortismana tabi kıymetlerin iki tam yıl süre ile aktifte bulunması ve söz konusu kıymetlerin ticareti ile uğraşılmamasıdır. 
a) Maliyet Bedeli Artırımı Yapılacak Kıymetlerin  İki Tam Yıl Süre İle Aktifte Bulundurulması:
Maliyet bedeli artırımına konu olacak iktisadi kıymetlerin  iki tam yı1 süreyle aktifte yer almış olması gerekmektedir. Örneğin, 15.06.1999 tarihinde iktisap edilmiş bir gayrimenkul veya iştirak hissesinin 15.06.2001 tarihinden (bu tarih dahil) sonra satılması halinde, bu iktisadi kıymetlerin maliyet bedeli artırılarak kazanç tespit edilebilecektir. Satışın bu tarihten önce yapılması halinde maliyet bedeli artırımı söz konusu olmayacaktır.
Öte yandan, iktisadi  kıymetlerin maliyet bedelinin yeniden değerleme oranında artırılması işlemi, bu kıymetlerin satın alındığı ve elden çıkarıldığı yıllar için uygulanmayacaktır. Buna göre, yukarıdaki örnekte belirtilen satış olayında maliyet bedeli, sadece 2000 yılı için belirlenen yeniden değerleme oranında artırılabilecektir. Maliyet bedelinin artırılması uygulamasında, gayrimenkullerin , iştirak hisseleri ve amortismana tabi kıymetler  aktife girdiği tarihte Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre belirlenecek değeri esas alınacak ve bu değer yeniden değerleme oranında artırılacaktır.
b) Maliyet Bedeli Artırımı Uygulanacak Kıymetlerin  Ticareti ile Uğraşılmaması:
Aslında bu hüküm genel olarak vergileme mantığının gereğidir. Zira Kanunun tanıdığı maliyet bedeli artırımı uygulaması ticarete konu emtia için değil emtia dışında kalan, elden çıkması daha uzun süreli olan  iktisadi kıymetler için getirilmiş bir hükümdür.
Gayrimenkul , menkul kıymet ticareti  ve amortismana tabi diğer kıymetlerin satışı ile uğraşan gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinin bu amaçla ellerinde bulundurdukları gayrimenkul , iştirak hisseleri ve amortismana tabi diğer kıymetler için maliyet bedeli artırımı yapılmayacaktır. Ancak, bu mükelleflerin faaliyetlerine tahsis ettikleri gayrimenkuller ve amortismana tabi kıymetleri  için bu uygulama yapılabilecektir. Örneğin, bir inşaat şirketinin şirket merkezi olarak kullanılmak üzere inşa etmiş olduğu veya satın aldığı binayı bir süre kullandıktan sonra satması halinde, bu satıştan doğan vergiye tabi kazancın tespitinde maliyet bedeli artırımı uygulanacaktır. Diğer taraftan, bu şirketin satmak amacıyla inşa etmiş olduğu veya satın aldığı binaların satışında, maliyet bedelinin artırılması söz konusu değildir. Ancak 4108 sayılı kanunun değiştirdiği yeni uygulanan şekliyle, aynı inşaat şirketi satmak üzere yapacağı inşaat için tahsis ettiği arsa için  maliyet bedeli artırımı yapabilecektir.  Aynı şekilde menkul kıymet ticareti ile uğraşan mükelleflerin doğrudan ve dolaylı olarak diğer şirketin yönetimine ve ortaklık politikalarının belirlenmesine katılmak üzere edindiği ortaklık payları da maliyet bedeli artırımına konu olabilecektir.
c) Maliyet Bedeli Artırılacak  İktisadi Kıymetlerin  İktisap Tarihi:
Maliyet bedeli artırımına ilişkin Vergi mevzuatımıza getirilen ilk düzenleme 3946 sayılı Kanundur.  Gelir Vergisi Kanununa 3946 sayılı Kanunun geçici 39 uncu maddenin 2 numaralı bendinde, Gelir Vergisi Kanununun 38 inci maddesinin sonuna eklenen fıkra hükmünün, 01.01.1994 tarihinden önce iktisap edilen gayrimenkul ve iştirak hisseleri hakkında Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre yeniden değerleme oranının tespit edildiği yıldan itibaren uygulanacağı belirtilmiştir.
Buna göre, Gelir Vergisi Kanununun 38 inci maddesinin son fıkrası hükmü 01.01.1994 tarihinden önce iktisap edilmiş olan gayrimenkul veya iştirak hisseleri için de uygulanacaktır.
4108 sayılı kanunun geçerlik süresi ise 1.1.1995 tarihinden sonra başlamıştır. Bu tarihle amortismana tabi diğer iktisadi kıymetlerin maliyet bedeli artırımı uygulaması olmaktadır. Burada 1.1.1995 tarihinden önce satın alınmış iktisadi kıymetler için maliyet bedeli artırımı konusu önem arz etmektedir. İlgili Kanun maddesi ve Maliye Bakanlığının 4108 sayılı Kanun hakkında yayımladığı tebliğlerde bu konuya açıklık getiren bir ifade olmamasına rağmen, 3946 sayılı Kanunun geçici 39 uncu maddesi ile,  Kanunun geçerlik tarihinden önce iktisap edilen gayrimenkuller ve iştirak hisseleri yararlanacağının yer alması, aynı şekilde amortismana tabi diğer kıymetler içinde 4108 sayılı Kanunun geçerlik suresinden önce iktisap edilen kıymetlerinde maliyet bedeli artırımının uygulanacağı görüşünü desteklemektedir. Maliyet bedeli artırımı uygulamasında  , ödeme tarihlerinin önemi yoktur. Önemli olan Kanun kapsamındaki iktisadi kıymetlerin iki tam yıl işletme aktifinde kalma şartının sağlanmasıdır.
4) Maliyet Bedelinin Artırılmasında Esas Alınacak Yeniden Değerleme Oranları
1984 yılından sonra  her yıl için Maliye Bakanlığınca tespit ve ilan olunan yeniden değerleme oranları uygulanmak suretiyle yapılmaktadır. Maliyet bedeli artırımı uygulamasında yeniden değerleme oranının uygulanacağı tutar, Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre yeniden değerlenmiş tutarlar olmayıp, iktisadi kıymetin iktisap edildiği tarihteki maliyet bedelidir. Buna göre  gayrimenkul , amortismana tabi diğer iktisadi kıymet veya iştirak hisselerinin iktisap edildiği tarihteki maliyet bedeline, 1984 yılından itibaren Maliye Bakanlığınca tespit ve ilan olunan yeniden değerleme oranları uygulanmak suretiyle iktisadi kıymetin maliyet bedeli arttırılabilecek ve bu artırılmış tutar, satıştan doğan kazancın tespitinde maliyet bedeli olarak dikkate alınacaktır.
Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre Maliye Bakanlığınca tespit ve ilan olunan yeniden değerleme oranları aşağıda açıklanmıştır.
Uygulama Yılı Yeniden Değerleme Oranı (%)   VUK Tebliğ No
1984 37.5 160
1985 35.9 166
1986 21.7 174
1987 29.1 178
1988   63.2 187
1989   70.4 201
1990   55.5 207
1991 54.1 214
1992  61.5 219
1993  58.4 223
1994    107.6 233
1995  99.5  245
1996 72.8  252
1997  80.4  259
1998 77.8  267
1999                            52.1    279

Mükellefler elden çıkarmış oldukları gayrimenkul, amortismana tabi diğer iktisadi kıymet  ve iştirak hisselerinin maliyet bedelini bu oranları uygulamak suretiyle artırabileceklerdir. Ancak bu iktisadi kıymetlerin iktisap edildiği ve elden çıkarıldığı yıllar için bu artırım işlemi yapılamayacaktır.
Buna göre, Vergi Usul Kanununa göre yeniden değerlemeye tabi tutulmuş olsun olmasın elden çıkarılan gayrimenkullerde satış kazancının vergilendirilecek kısmı aşağıdaki şekilde hesaplanacaktır. (Satış bedeli + Birikmiş amortisman + Yeniden değerleme fonu) - (Yeniden değerleme oranında artırılmış maliyet bedeli + maliyet artışları fonu) = Satış kazancının vergilendirilmesi gereken tutarı.
Burada önemli olan husus,  maliyet  bedeli artımı uygulanmasa idi, bir gayrimenkulun satışından  elde edilecek kar ,satılan gayrimenkule ait artırılan maliyet bedeli kadar daha fazla olacaktı. Diğer bir ifadeyle, bu müessese uygulanması sayesinde dönem karı dolayısıyla da ödenmesi gereken vergi yükümlülüğü azalacaktır.
5) Maliyet Bedeli Artırımı Nasıl Uygulanacaktır :
Eğer maliyet bedeli artırımı yapılacak kıymet işletmede bir kez yeniden değerleme oranında artırılacaksa , yapılacak işlem hakkında bir tereddüt olmayacaktır.  Ancak maliyet bedeli artırım işleminin birden fazla yılı kapsaması halinde bu hesaplama kümülatif esasa göre yapılacaktır. Yani bir kez maliyet artırımı uygulanmış iktisadi kıymet tekrar aynı işleme tabi tutulacaksa, yeniden değerleme oranı artırılmış olan değere uygulanacaktır.
Örneğin 1990 yılında 100.000.000 liraya satın alınan bir gayrimenkulün 1993 yılında 500.000.000 liraya satılması halinde, bu satıştan doğan kazanç 400.000.000 lira olacaktır. Ancak Gelir Vergisi Kanununun 38 inci maddesinin uygulanması halinde bu satıştan doğan kazanç aşağıdaki şekilde hesaplanacaktır.

 Yeniden Değerleme Artırıma Artırılmış Maliyet
Yıllar Oranları (%) Esas Tutar (TL) Bedeli (TL)
1991 54.1 100.000.000 154.100.000
1992 61.5 154.100.000 248.871.500

Bu mükellefin satış kazancı 400.000 000 lira olmasına karşın, maliyet bedelinin yeniden değerleme oranında artırılması sonucu vergilendirilecek kurum kazancı (500.000.000 - 248.871.500 ) 251.128.500 lira olacaktır. Örnekte görüldüğü gibi bir sonraki yılda yeniden değerlemeye esas alınacak maliyet bedeli, yeniden değerleme oranında artırılmış tutar dikkate alınmak suretiyle kümülatif hesaplama yöntemine göre yapılmıştır.
6 - Maliyet Bedelinin Artırılması Suretiyle Vergi1enmeyen Kısmın Mahiyeti Ne Olarak Görülmelidir:
Gelir Vergisi Kanununun 38 inci maddesi son fıkrası hükmü ile, gayrimenkuller , amortismana tabi diğer iktisadi kıymetler ve iştirak hisselerinin satışında bunların değerinde enflasyon nedeniyle meydana gelen artışların vergilendirilmemesi amaçlanmaktadır. Bilindiği üzere bu iktisadi kıymetlerin  satış kazancının tespiti, satış bedelinden bunların aktife girdikleri tarihteki maliyet bedeli düşülmek suretiyle hesaplanmaktadır. Gayrimenkuller ve amortisman konusu diğer kıymetler için  ayrılan amortismanlar var ise bunlar da satış kazancını artıran bir unsur olarak dikkate alınmaktadır. Satış kazancının tespitinde, iktisadi kıymetlerin satın alındığı tarihteki maliyet bedellerinin dikkate alınması, bu kıymetlerin değerinde enflasyon nedeniyle meydana gelen fiktif artışların vergiye tabi kazanç olarak ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bu kıymetlerin Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre yeniden değerlemeye tabi tutulmuş olup olmaması da bu sonucu değiştirmemektedir.
Enflasyonun etkisi, işletmelerin sermayelerinin, elden çıkarılan iktisadi kıymetlerin değerinde enflasyon nedeniyle meydana gelen artışın vergilendirilmesi sonucunu doğurmaktadır. Bu durum , işletmelerin sermayeleri  üzerinden vergi ödenmesi anlamına gelmektedir. Bu aynı zamanda,  sermayenin kazanç olarak dağıtımı ve işletmeden çekilmesine de yol açmaktadır. Kuşkusuz her iki halde de, işletmelerin mali bünyeleri önemli ölçüde zayıflamaktadır.
Amortismana tabi kıymetler, gayrimenkuller ve iştirak hisselerinin satışında, bunların maliyet bedelinin yeniden değerleme oranında arttırılması uygulaması yukarıda açıklanan sakıncaların giderilmesine yönelik bir uygulamadır.
Bu itibarla, Gelir Vergisi Kanununun 38 inci maddesinin son fıkrası hükmü uyarınca maliyet bedelinin arttırılan kısmına tekabül eden kısmı kazanç olarak kabul edilmemektedir. Maliyet bedeli artışına tekabül eden kısım, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin sermayelerinin bir cuzü olup “Maliyet Artışı Fonu” olarak işletmelerin bilançolarının pasifinde yer alacaktır. Burada bilanço esasında defter tutanların artırılan maliyet bedeline karşılık olarak , ayrılan kazançlar pasifte özel bir fon hesabında gösterilir. Ancak bu fon, sermaye artışı haricinde herhangi bir şekilde başka bir hesaba aktarılır veya işletmeden çekilirse , o yılın kazancına ilave edilerek vergilenir. Burada görüldüğü üzere , maliyet bedeli artırımı müessesesi bazı şartların gerçekleşmesi halinde bir hak olmaktadır.
7-Maliyet Bedeli Artırımı Uygulamasında Farklı ihtimallere Göre Yapılacak İşlemler:
Gelir Vergisi Kanunundaki düzenlemeye göre maliyet bedeli artırımına tabi olan gayrimenkuller, diğer amortismana tabi kıymetler ve iştirak hisselerinin satışında ortaya çıkacak ihtimallere göre incelenmesi gerekmektedir.
a) İştirak Hisselerinin Satışı
Öncelikle iştirak hisselerine ilişkin uygulama diğerlerinden farklılık arzedecektir. Çünkü amortisman ve yeniden değerleme uygulaması dışında kaldığı için daha basit bir şekilde işlediği görülecektir.
Bilindiği üzere, Vergi Usul Kanununa göre iştirak hisseleri için,  gayrimenkuller ve diğer amortisman konusu kıymetler  gibi amortisman ayrılması söz konusu olmadığından, bu hükmün uygulanmasında iştirak hisselerinin sadece maliyet bedeli yeniden değerleme oranında artırılabilecektir.
 (A) Anonim Şirketi , aynı alanda faaliyet gösteren bir başka AŞ ‘den 1997 yılında 100 milyonluk hisse senedi alarak iştirakleri arasına almıştır. Bu hisse senetlerini 2000 yılında 500 milyon liraya satmıştır.
Bu kurum, Gelir Vergisi Kanununun 38 inci maddesine göre sadece 1998 ve 1999 yılları için maliyet bedelini artırabilecektir. Bu durumda anılan iştirak hissesinin satışından doğan vergilendirilecek kurum kazancı aşağıdaki şekilde hesaplanacaktır.

 Yeniden Değerleme Artırıma Esas Artırılmış Maliyet
Yıllar Oranı (%) Tutar (TL) Bedeli (TL)
1998 77.8 100.000.000 177.800.000
1999 52.1 177.800.000 270.433.800

Bu durumda vergilendirilecek kurum kazancı (500.000.000 – 270.433.800) 229.566.200 TL. olacaktır.
Bu işleme ilişkin muhasebe kaydı aşağıdaki şekilde yapılacaktır.
_________________________/____________________________
Kasa                500.000.000
    İştirakler                        100.000.000
    Maliyet Artışları Fonu    170.433.800
   Olağandışı Gelir ve Karlar                           229.566.200
_________________________/____________________________
Görüldüğü üzere , maliyet bedeli artırımı uygulaması yapılmamasına göre, 170.433.800 liralık kazanç vergi dışında bırakılarak işletmenin sermaye yapısı güçlendirilmiştir.
b) Gayrimenkul ve amortismana tabi diğer iktisadi kıymetlerin satışı
Bir önceki bölümdeki uygulamada satışa konu kıymetler için herhangi bir amortisman ve yeniden değerleme uygulaması bulunmamaktadır. Ancak bu bölümde incelenecek kıymetler için amortisman ve yeniden değerleme uygulaması olacaktır. Sadece boş arsa ve arazi için amortisman uygulaması olmayacaktır. Bu bölümde iktisadi kıymetlerin farklı özellikte olmalarına  göre, maliye bedeli artırımı uygulaması da değişecektir. Şimdi bu ihtimalleri görelim.
ba)Yeniden Değerlemeye Tabi Tutulmamış Gayrimenkuller ve Amortismana Tabi Diğer Kıymetlerin Satışı
Gayrimenkul ve amortismana tabi iktisadi kıymetlerin  yeniden değerlemeye tabi tutulmaması durumunda satış kazancının vergiye tabi tutulacak kısmı (satış bedeli + fiilen gider yazılan amortisman - yeniden değerleme oranında artırılan maliyet bedeli = vergilendirilecek satış kazancı) şeklinde hesaplanacaktır.
Örneğin 1997 yılında 100.000.000 liraya satın alınan bir bina 2000 yılında 500.000 000 liraya peşin bedelle satılmıştır. Bina için her yıl % 2 oranında amortisman ayrılmıştır.
Söz konusu gayrimenkulün satışından doğan kazanç (500.000 000 + 6.000.000 - 100.000.000 =) 406.000.000 liradır. Bu mükellefin Gelir Vergisi Kanununun 38 inci maddesine göre uygulama yapması halinde vergilendirilecek kazancı aşağıdaki şekilde hesaplanacaktır.
 Yıllar İtibariyle
 Yeniden Değerleme Artırıma Esas Artırılmış Maliyet
Yıllar Oranları (%) Tutar (TL) Bedeli (TL)
1998 77.8 100.000.000    177.800.000
1999 52.1 177.800.000    270.433.800

Bu hesaplamaya göre, gayrimenkulün maliyet bedeli (270.433.800-100.000.000) 170.433.800 lira artırılmış bulunduğundan, bu gayrimenkulün satışından doğan kazancın vergilendirilecek tutarı (500.000 000 + 6.000.000 –270.433.800 =) 235.566.200 lira olacaktır. Bu hesaplamada sadece fiilen ayrılan amortismanlar dikkate alınacaktır.
bb) Yeniden Değerlemeye Tabi Tutulmuş Olan Gayrimenkul ve Amortismana Tabi Diğer İktisadi Kıymetlerin Satışı:
Burada bir önceki örnekten esas itibariyle bir farklılık bulunmamaktadır. Ancak satış sırasında karı tespit ederken amortisman tutarı yeniden değerleme yapılmış olarak  işlem görecek,  yeniden değerleme artışıyla birlikte satış bedeline eklenecektir. Ancak kıymetin maliyet bedeline söz konusu maliyet artış fonuda ekleneceğinde sonuç itibariyle aynı kar tutarı ile karşılaşılacaktır.
Yukarıdaki örneğe dönecek olursak , yapılan yeniden değerleme uygulaması sonucu , yeniden değerleme artışı 1998 ve 1999 yılı için  yeniden değerleme uygulaması yaptıktan sonra  yeniden değerleme fonu 170.433.800 lira olacaktır.İşlem aşağıda gösterilmiştir..
 Yıllar İtibariyle
 Yeniden Değerleme Artırıma Esas Artırılmış Değerlenmiş
Yıllar Oranları (%) Tutar (TL) Tutar (TL)
1998 77.8 100.000.000    177.800.000
1999 52.1 177.800.000    270.433.800

Amortismanlarda yapılan yeniden değerlenmiş şekilde hesaplanmış ve aşağıdaki tabloda gösterilmiştir.

 Yıllar İtibariyle
 Yeniden Değerleme  Y.D. Yapılmış
Yıllar Oranları (%) Amortisman Amortismanlar Tutarı (TL)
1997  2.000.000    2.000.000
1998 77.8 2.000.000    3.556.000
1999 52.1 2.000.000    5.408.676

Toplam birikmiş amortismanlar (2.000.000+3.556.000+5.408.676=) 10.964.676 liradır.
Binanın yeniden değerlemeden önceki değeri(100.000.000-6.000.000=)94.000.000
Binanın yeniden değerlemeden sonraki değeri (270.433.800-10.964.676=) 259.469.124
Değer artış Fonu (259.469.124-94.000.000=) 165.469.124
 İşletme Bina ile ilgili olarak satış yevmiye kaydı şu şekilde olacaktır.

_________________________/____________________________
Kasa                                   500.000.000
Birikmiş Amortismanlar       10.964.676
Yeniden Değerleme artışı    165.469.124
    
 Binalar       270.433.800
 Maliyet artışı Fonu    170.433.800
 Kar                                  235.566.200
_________________________/____________________________
Görüldüğü üzere yeniden değerleme uygulaması nedeniyle gayrimenkulun satış karında farklılık olmamıştır. Bunun sebebi yeniden değerlemeden dolayı maliyet artışı ve ilave amortismanların maliyet artış fonu ile dengelenmesidir. Aksi takdirde iki kez artırılmış maliyetle karın hesaplanması gündeme gelecektir.
bc -Yeniden Değerleme Fonunun Sermayeye eklenmesi Halinde Maliyet Bedeli Artırımı
Kurumlar vergisi mükellefleri Vergi Usul Kanununa göre yaptıkları yeniden değerleme uygulaması sonucu oluşan değer artış fonlarını sermayeye ilave edebilmektedirler.
Değer artış fonunun sermayeye eklenmesi kurumlara vergisel bir avantaj sağlamaktadır. Yeniden değerlemeye tabi tutulan iktisadi kıymetlerin satışında hiç amortisman ayırmayan veya yeniden değerleme yapmayan kurumlara göre değer artış fonunu sermayeye ekleyen kurumların satış kazancı, sermayeye eklendikleri kısım kadar azalmaktadır.
Yeniden değerleme uygulamasının maliyet bedeli artırımına ek bir vergi avantajı yaratmaması gerekir. Bu nedenle, gayrimenkullere ilişkin değer artış fonunun sermayeye eklenmesi halinde, hesaplanan değer artış fonunun satış karının hesabında nazara alınması gerekir.
Bu mükellefler maliyet artırımı uygulaması yaptıklarında, oluşan maliyet artışından sermayeye ilave etmiş oldukları değer artış fonunu düşeceklerdir. Başka bir ifade ile gayrimenkulün maliyet bedeli, sermayeye eklenen fon tutarı kadar daha az artırılmış olacaktır.
Buna göre, bir önceki bölümde geçen yeniden değerleme yapılmış ancak sermayeye eklemenin yapılmadığı şartlardaki rakamlarla yaptığımız yevmiye şu hale gelecektir.

_________________________/____________________________
Kasa             500.000.000
Birikmiş
Amortismanlar     10.964.676

 Binalar                          270.433.800
 Maliyet Artışları Fonu       4.964.676
 Olağandışı Gelir ve
 Karlar                            235.566.200
_________________________/____________________________
8-Amortismana Tabi Kıymetlerde Yeniden Değerleme Müessesesi ve Maliyet Bedeli Artırımı Satış Karını Nasıl Etkilemektedir :
Önceki bölümde rakamsal örneklerle açıklanan maliyet bedeli artırımındaki değişik ihtimalleri inceledik. Amortismana tabi olan gayrimenkul ve diğer kıymetler üç değişik durumda  bulunabilir. Bir işletme yeniden değerleme uygulamasını yapar veya yapmaz. Bu ihtiyari bir konudur. Eğer yeniden değerleme yaptıysa ,ayrılmış olan yeniden değerleme fonunu sermayesine eklemiş ya da pasifte bırakmış olabilir. Maliyet bedeli artırımının olmadığını varsaydığımızda bu ihtimallerin her biri işletmenin sonuç hesaplarına çok farklı etkisi olacaktır. Yeniden değerleme hiç yapmayan amortismanlarını ilk giriş maliyetini dikkate alarak hesaplayacak ve diğer ihtimallere göre gider olarak işlem görecek tutar daha az olacaktır. Yeniden değerleme yapan işletme de ise , hesaplanan değerleme fonunu sermayeye ilave edipetmeme durumu  sonuç hesaplarını değiştirecektir. Şöyle ki eğer sermayeye eklenmemiş değerleme fonu duruyorsa , kıymetin satışı sırasında amortismanlar gibi işlem görecek dolayısıyla , bu durum kıymetin değerindeki artışa karşılık satış karına bir etkisi olmayacaktır. Ancak sermayeye eklenmiş değerleme fonu olan kıymetlerin satışında kar, kıymetin değerleme farkı kadar azalacaktır.
Ancak maliyet bedeli artırımı uygulamasında ise , her üç durumda da satış sırasında amortisman konusu iktisadi kıymete ilişkin sonuç aynı kalacaktır. Bu durum özellikle yeniden değerleme fonunun sermayeye eklenipeklenmeme durumlarında  büyük öneme sahiptir. Sermayeye eklenmesi halinde değerleme fonu , satış sırasında  kayıtlarda yer almayacak dolayısıyla kıymetteki değer artışı karı azaltacaktır. İşte bu durumda , maliyet bedeli artırımını da uygularsak bu kez iki kez maliyetleri artırma gibi bir durum doğacaktır. Bu nedenle Bakanlık bu durumu önlemek için ,maliyet bedeli artırımı uygulandığında sermayeye ilave edilen değer artış fonunu düşeceklerdir. Yani kıymetin maliyet bedeli , sermayeye ilave edilen fon kadar daha az artırılacaktır.
Nitekim yukarıdaki bölümde incelediğimiz üç ayrı ihtimalde de satış karı 235.433.800 lira olarak yer almıştır. Maliyet bedeli artırımı , yeniden değerleme uygulaması yapmış ve sermayesine değerleme fonunu eklemiş işletmelere ek bir avantaj sağlamayacaktır.
Sonuç olarak, maliyet bedeli artırımı müessesesi , yüksek enflasyon ortamında faaliyetini sürdüren işletmelerin iştirak hisseleri ve amortismana tabi iktisadi kıymetlerin satışında , maliyet bedellerinin revizesine imkan vermektedir. Bu hem gerçek olmayan karların vergilenmesini önlemekte, hem de mükelleflerin gerçek dışı satış rakamlarına yönelişi durdurarak vergi bilincinin artmasını sağlayacaktır.