x

TAHSİLAT GENEL TEBLİĞİ (SERİ: A SIRA NO: 1)’NDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR TEBLİĞ (SERİ: A SIRA NO: 5) (2013:51)

TAHSİLAT GENEL TEBLİĞİ (SERİ: A SIRA NO: 1)’NDE

DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR TEBLİĞ (SERİ: A SIRA NO: 5)

 

Tarih               : 12.09.2013

Sirküler           : 2013 – 51

 

30.06.2007 tarihli Tahsilat Genel tebliğinin bazı maddelerinde değişikliğe gidilmiş bazı eklemelerde yapılmış olup, genel bir özeti aşağıdadır.

 

A- ) Söz konusu değişiklik yapan tebliğ ile Tahsilat Genel Tebliği seri A-1 Tebliğinin Limited Şirketlerin Amme Borçları ve Kanuni Temsilcilerin Sorumluluğu bölümlerinde değişiklik ve eklemelerin içeriğine ilişkin bilgiler şu şekildedir.

 

Limited Şirketlerin yönetim ve temsili hakkında genel bilgi

6102 Sayılı Ticaret Kanunun 623. maddesine göre Şirketin yönetimi ve temsili şirket sözleşmesi ile düzenlenir. Şirketin sözleşmesi ile yönetimi ve temsili, müdür sıfatını taşıyan bir veya birden fazla ortağa veya tüm ortaklara ya da üçüncü kişilere verilebilir. En azından bir ortağın, şirketi yönetim hakkının ve temsil yetkisinin bulunması gerekir.

6183 Sayılı kanunun 35. maddesine göre Limited şirket ortakları, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulurlar.

6102 sayılı Kanun hükümlerine göre tespit edilen kanuni temsilcileri hakkındaki takip ise amme alacağının tamamından, müşterek ve müteselsil sorumluluk esasına göre yürütülecektir. 6102 sayılı Kanun 1/7/2012 tarihinde yürürlüğe girmiş olduğundan amme alacağının ödenmesinden müşterek ve müteselsil sorumluluğu bulunan kanuni temsilcilerin tespitinde amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği tarihte yürürlükte bulunan ilgili Kanun hükümleri dikkate alınacaktır.

 

Anonim Şirketin kanuni temsili hakkında genel bilgi

 

6102 Sayılı Ticaret Kanunun 365. maddesine göre yönetim kurulu tarafından yönetilir ve temsil olunur. Kanundaki istisnai hükümler saklıdır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu yönetim hakkı ile temsil yetkisini esas sözleşmede aksi öngörülmemiş veya yönetim kurulu tek kişiden oluşmuyorsa temsil yetkisi çift imza ile kullanılmak üzere yönetim kuruluna ait olduğunu ve Yönetim Kurulu, temsil yetkisini bir veya daha fazla murahhas üyeye veya müdür olarak üçüncü kişilere devredebileceğini belirterek en az bir yönetim kurulu üyesinin temsil yetkisini haiz olması şarttır ifadesine yer vermiştir.

 

 

Buna göre, 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35 inci maddesi uygulamasında kanuni temsilci;

 

- Mülga 6762 sayılı Kanuna göre şirket esas sözleşmesi ile temsile yetkilendirilmiş veya kaynağını esas sözleşmeden alan yetki ile idare meclisi ya da genel kurulca temsil yetkisi verilmiş kişi veya kişiler,

- 6102 sayılı Kanuna göre şirket esas sözleşmesi ile atanmış veya genel kurul tarafından seçilmiş yönetim kurulu üyeleri veya yönetim kurulu üyelerinden en az birinin bulunması koşuluyla yönetim kurulu tarafından müdür olarak atanmış üçüncü kişiler,

olacak olup, her iki kanun uygulamasında da temsil yetkisi verilen kişi ya da kişilerden birinin mutlak surette yönetim kurulu üyelerinden birisi olması gereklidir.

Buna göre, amme alacağının anonim şirket şeklinde örgütlenmiş tüzel kişiliğin mal varlığından kısmen veya tamamen tahsil edilememesi veya tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması halinde tüzel kişiliğin kanuni temsilcisi konumundaki yönetim kurulu üyelerinin şahsi malvarlıklarından takip ve tahsili cihetine gidilmeden önce, şirket esas sözleşmesinin ve ticaret sicili kayıtlarının tetkik olunması, temsil salahiyetinin aynı zamanda yönetim kurulu üyesi olan murahhas bir veya birkaç üyeye veya müdür olarak üçüncü kişilere bırakılmış olup olmadığının tespit edilmesi gerekmektedir.

Yapılacak tespit sonucunda; şirketi temsil salahiyetinin murahhas üye veya üyeler ile müdür olarak üçüncü kişilere bırakıldığının anlaşılması halinde amme alacağının bunlardan takip ve tahsiline gidilmesi, bu durumda diğer yönetim kurulu üyeleri hakkında işlem yapılmaması icap etmektedir

6183 sayılı kanunun kanuni temsilcilerin sorumluluğunu içeren mükerrer 35. maddesine 5766 sayılı Kanunun geçici 1 inci maddesi ile eklenen “Bu Kanunla 6183 sayılı Kanunda yapılan değişiklikler ve eklenen hükümler, hükümlerin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla tahsil edilmemiş bulunan amme alacakları hakkında da uygulanır.” İbaresi eklenmişti. Anayasa Mahkemesinde dava konusu yapılması neticesinde 15/10/2011 tarihli ve 28085 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan karar ile de anılan maddenin iptaline karar verilmiştir. Dolayısıyla, 6183 sayılı Kanunun 35 inci maddesinde 5766 sayılı Kanunla yapılmış olan düzenlemeler, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı gereğince, 6/6/2008 tarihinden itibaren doğan ve ödenmesi gereken amme alacakları için uygulanacaktır.

 

B-) Tahsilat tebliğinin IX- Yurt Dışı Çıkış Tahdidi” başlıklı alt bölümü başlığıyla birlikte yürürlükten kaldırılmıştır.

           

C-) Tebliğin Ödeme bölümünden sonra gelmek üzere II ödeme yeri başlıklı bölüm açılmış olup, 6183 sayılı Kanunun 39 uncu maddesine göre hususi kanunlarında ödeme yeri gösterilmemiş amme alacaklarının, borçlunun ikametgâhının bulunduğu yer tahsil dairesine ödenmesi esastır. Ancak, hususi kanunlarında ödeme yeri gösterilmiş olsun olmasın borçlunun alacaklı tahsil dairesindeki hesabını bildirmek suretiyle diğer tahsil dairelerine de ödeme yapması mümkün bulunmaktadır ifadesine yer verilmiştir.

                       

D-) Tahsilat Genel seri A-1 Tebliğinin Birinci Kısım Dördüncü Bölümünün “I. Tecil alt başlıklı bölümünün (14) numaralı bölümünde yer alan Örnek 1 değiştirilmiş olup, Vergi aslına İsabet Eden Tecil Faizi hesaplama formülasyonu değiştirilmiştir. Ödenen tecil faizinin ne kadarının Vergi asılları için hesaplanacak gecikme zammından mahsup edileceği bulunmuş olacaktır. Bulunan tutar ile ödenen tecil faizi arasındaki tecil faizi tutarı ise gecikme zammı uygulanmayan amme alacağına ilişkin olduğundan borçluya red ve iade edilmeyeceği gibi borçlarına da mahsup edilmeyecektir.

 

E-) Tahsilat Genel seri A-1 Tebliğinin Birinci Kısım Dördüncü Bölümünün VI- Haciz” başlıklı alt bölümünün a) (2) numaralı bölümü değiştirilmiştir.

Buna Göre; tahsil dairelerinin işgücü ve zaman kaybını önlemek, kırtasiye ve posta masraflarını azaltmak amacıyla Devlete ait amme alacaklarının takip ve tahsili için yapılacak mal varlığı araştırması Amme borçlusunun menkul ve gayrimenkul malları ile her türlü hak ve alacaklarından borcuna yetecek tutarda olan kısmının tespiti ve haczi için yurt çapında yapılacak olup, fer’ileri ile birlikte toplam tutarı 5.000,- lira ve üzerindeki amme alacakları için yapılması uygun görülmüştür. Takip konusu amme alacağı belirlenen tutarın altında kaldığı sürece yurt çapında mal varlığı araştırması yapılmayacaktır.

Alacaklı tahsil daireleri, haciz bildirisi düzenlenmek suretiyle haczedilebilecek mallardan elektronik ortamda araştırması yapılabilecek olanları, elektronik ortamda araştıracak, yetki alanlarına bağlı kalmaksızın doğrudan haciz bildirisi tebliğ etmek suretiyle haczedebileceklerdir. Bu mallar için ayrıca yazılı ortamda malvarlığı araştırması yapılmayacaktır.

İlgili Tebliğ için tıklayınız. Saygılarımızla…